Bugün garip bir gün.Mahzun, huzurlu, elemli...Annemde kötü huylu kist olduğunu öğrendik.
Cemalnur Sargut'u belki bilirsiniz; tasavvuf hocası. Onu dinleyerek şükretmenin ne kadar kıymetli olduğunu öğrendim. Hastalıkta dahi şükrediyor ve bunun hikmetlerini anlatıyor.
Dün arkadaşım hasta olduğunu söyledi ve ekledi hasta olmadan sağlığın kıymetini anlayamıyoruz dedi. "Şükret!" dedim, sağlıklı günlerin için şükret ve hastalandığın için şükret dedim. Çünkü hasta olmasaydı sağlığın kıymetini bilemeyecekti ve belki de bunun için şükretme gibi bir imkanı olmayacaktı. İşte dedim huzur böyle bulunur!
Bugün annemden malum durumu öğrendim, üzüldüm desem yalan olur.Korkmadım, rahatsız olmadım.İçimde bir rahatlık var ama dün arkadaşıma söylediklerimi yapamıyorum, "şükredemiyorum"
İyi yönden bakmaya çalışıyorum, bakamıyorum.
Eve babamla döndüm.Çok üzgündü, " Allah yardımcımız olsun." diye sayıklıyordu.Babamın o halinden etkilendim.Başka zaman üzüldüğünde kafasına çok takar, uzaklara dalar ama hiç dile getirmezdi.Düşüncelere dalmasından anlardık bir sıkıntısı olduğunu sadece. İlk defa böyle dillendirince boğazım düğümlendi, konuşamadım, gözlerim doldu.Evin kapısını kardeşim açtı, adımımı atarken annemin içimize ne kadar işlediğini fark ettim.Bir an annem olmasa ne yaparız dedim düşünemedim düşünmek istemedim.Küçüklüğümden beri ne zaman annemin, babamın olmadığını düşünsem hıçkırıklar arasında boğulurdum.Biliyorum yanımdalardı , benimle idiler ama düşüncesi yetiyordu yüreğimi yakmaya.Bu sefer ağlamaya cidden gücüm yoktu, yapamazdım.Annemin karşısına gözü yaşlı çıkamazdım, güçlü olmalıydım